21 Nisan 2008 Pazartesi

Bir Turk dunyaya bedel

Bruksel'in Turklerin yogun yasadigi mahallesi Schaarbeek denen semti.
Turk yiyeceklerini satan marketler burada oldugu icin yolum arada bir dusuyor ve her gecisimde dayanamayip yine sinirleniyorum. Gurbetci kardeslerimiz (Belgaturkler)'den bir kismi toplumsal yasama dair ne kadar iyi niyet kurali varsa cigneyip terbiye gormemis bir hayvan gibi davranmakta sinir tanimiyor.
Normalde Avrupa'da araba kullanmak rahat bir olaydir, soforlerin bazen temkinde asiri kactigini dusunsem de kimseyi rahatsiz etmemek uzerine kurulu bir sistem vardir. Ama Turk (ve Arap) mahallesinde bu gecerli degil. Buralarda orman kanunu gecerli, kimse kimseye yol vermez, anca alinir. Arabasi daha curuklu, macunlu olanin gecis onceligi vardir cunku kirmizi isikta durmaz, donel kavsakta gecis onceligi falan dinlemez, gecirir.
Yollar iki seritli, iki kenarda teker git gel seritleri var; ortada da tramwayin gecmesi icin yukseltilmis ve ray doseli, arnavut kaldirimi gibi tasli bir kisim var. Bu orta kismi otobusler ve taksiler de tercihli yol olarak kullaniyor. Ama Turk mahallesinde yolda ilerlemenin tek yolu 15-20 santimlik bariyeri arabanizla asip bu kisimdan gitmeniz. Cunku her 50-100 metrede bir bir kardesimiz arabasini yolun ortasinda parketmis gitmis. Inanilmaz geliyor ama adamlar yolun ortasinda arabasini durdurup kenarda isini gormeye geciyor, trafik felc. Tamamen de vurdumduymazlar, hepsi kendi capinda bir polat alemdar, korna calsan ya efelenip ustune yuruyecekler ya da kenardan pismis kelle gibi gulup dalga geceekler. Polis de kaniksamis artik, herhalde ceza yazarak basedememisler yillarca. Sehrin diger kisimlarindaki kurallar Turk mahallesinde gecerli degil.
Tam da bugun tek yon tek seritli bir yolda adamin teki indi, arabasini yolun ortasinda birakti. Arkada otobusler, arabalar 20 kadar araba biriktik, dakikalarca durduk. Ben ne oluyor niye durduk diye bakinirken kardesimiz toto bahis dukkanindan elinde kuponu cikti, arabasina bindi o ve biz gonulsuz kafilesi hareket ettik. Sonucta benim mevcudiyetiyle dunyaya bedel kardesim onemli is icin park yeri arayamakla ugrasacak degil di mi, nasilsa digerleri bedel olarak bekler.
Bir baska konu da gurultu. Normalde yollar sessiz sakinken bu mahallede kornalarla laf atmalarla, ani fren ve motor bagirtmalariyla inanilmaz bir kakafoni var. Nasil bu kadar gurultucu olmayi becerebiliyoruz bilmiyorum. Bir ara sehrin klas mahallesi Ixelles'de dolasirken kormalarla, yuksek sesli muzik yayiniyla bagir cagir bir sunnet / dugun alayina benzer konvoy gecti. Araplar.. Mahalle de tam beyaz zengin Avrupali mahallesi, yani bu Araplarin seslerini duyuracagi kendi cevreleri degil. Belcikalilar bu sacmaliga durup bakakaldilar, gecince kafelerindeki konusmalarina devam ettiler.
Sehrin herhangi bir yerinde sehir icinde diger arabalar 50 ile giderken karsi seride gecip 100+ ile vinn gecen aracin surucusu ya Turk ya da Araptir. Ama buyuk ihtimalle Turktur, Araplar bu kadar pervasizligi gosterecek cesareti pek tasimiyorlar yine de. Ama Turk mahallesinde boyle taskinlik olmaz, cunku hizlanacagi boslugu yakalayamaz, baska bir guzel kardesimiz yolun ortasina park etmistir cunku.
Hic mi yavas gitmez bu kardeslerim? Giderler, giderler, yolun kenarinda gozune kestirdikleri biraz eti gorunen yada hatlari belli olan genc kiz / kadin varsa yurume hizinda eskort moduna gecerler, arkalarinda biriken trafik de konvoy olur. Arabada muzik sesi acilir, hatun kisiye laf atilir.
Otoyollarda surekli serit degistiren, baskalarinin onune kiran, seridi tutturamayip iki seridin ortasindan giden ya da yanindakiyle derin muhabbete dalmis onune bakmayan sofor kimdir sizce? Bir tahmin?
Sadece trafikte bir topluluk olarak yasamanin kurallarina boyle guzel uyum gostermis kardeslerim Avrupalilara eger Turkiye AB'ye girerse yasayacaklari guzellikleri simdiden tattiriyorlar. Onlarin nasil bir hevesle o gunu beklediklerini sanirim biraz daha iyi anlayabiliyorsunuz artik?
Burada aslinda yapmak istedigim Turkleri kotulemek degil. Aslinda biz Turkler biraz da sadece iyi seyler yazanlari seviyoruz, birisi hafiften kotu taraflarimizi yazsa Turk dusmani (ispiyoncu) oluyor. Amacim sunu gostermek, birey ya da toplum olarak kendimizi surekli kurallar ustu, ozel sayiyoruz. Belki yetistirme tarzindan geliyor, anneler cocuklarina dunyanin tek degerli varligiymis gibi davraniyor. Bu toplumsal iliskilerde kurallarin onemli yer tuttugu Avrupa'da cok daha fazla goze batiyor. Sanirim Turkiye'de kurallar islemedigi icin insanlar birbirlerini kontrol ediyor, baskalarinin islerine karismak cok normal bir sey orada.
Sanirim insanlar kurallara uydukca toplumdan bagimsizliklarini kazaniyor. Oznel kontrollerin yerini surecler kurallar aliyor.
Bu konu daha cok su kaldirir, ara ara doner yazarim.

Hiç yorum yok: