30 Haziran 2007 Cumartesi

Nerdeyim ben, neresi burası?

Geleli üç hafta olmuş. Yoğun geçen bir süreç oldu. Aslında yazılabilecek çok şey gördüm ama bilgisayarlardan uzak kaldığım için bloga yazamadım.
Geldiğimden beri her hafta 3-4 gece dışardayım. Gerçi tanışılacak kişiler bitince sakinler yine hayat.
Buralar acayip yeşil. Evin 200 metre dibinde orman gibi parklar var. 1 Km ötede inanılmaz güzel başka bir park daha var. Koşmak vs. için mükemmel.

Bu biraz burada sürekli yağan yağmurların sayesinde; geldiğimden beri defalarca yağmurda sırılsıklam oldum. Haziran ayında nedir bu hava..
Bozkırın ortasında böyle park yapmak zor olsa gerek.
Ama bence asıl etken dünyada tek başına yaşamadığını öğrenmiş, şehirleşmiş halk. Halk parkı kullanıyor ama kendisinden sonra başkalarının geleceğini bildiği için harap etmiyor, pisletmiyor, ses yapmıyor. Bizim kültür geçmişimize de çok uzak kavram değil bunlar ama medenileşme yolunda bir yerinde birşeyleri bırakmışız.

Bizim şehirlerimiz genişlerken önce dereleri yer altına alıp ıslah ederiz gri betonları dikeriz. Yıllar geçer, kenarda köşede her nasılsa boş kalmış arsalara taşıma suyla park yaparız. Çayyolu deresini yok edeceklerine koruyup yeşillendirselerdi şimdiki düz çimenlik parkların yerine şehir içinde ağaçlar altında dere sesi dinleyerek oturulabilecek mekanlarımız olurdu.

Hiç yorum yok: