30 Haziran 2007 Cumartesi

Çalışıyoruz biz..

Hani genelleştirmeler hep haksızlıktır deriz ama kaçamayız hiçbirimiz.
Bu Flamanlar mı diyeyim, çapı büyütüp Avrupalılar mı, bir garip çalışıyorlar. İngilizlerin işverenlerine karşı kuzu olmaları hep bilinir de bu adamlar da böyleymiş. Hayatları çalışmak, kendilerine para kazandıran işi sorgulamıyorlar. Birlikte çalıştığım bir adam her gün 1.5-2 saat kullanıp işe geliyor, dakika bazında işini yapıyor, saati doldu mu evine doğru aynı yolu tepiyor. Benim manajer her gün 3-4 saat araba kullanacağım bir proje önerse dalga mı geçiyorsun sen derim. Neyse büyük konuşmamak lazım, bakarsın günün birinde benim popoya da arabanın koltuğu kaçar.
Çalışanlara verilen koltuklarla müdürlerinki farklı, benimki rahatsız kolluk yeri olmayan bir şey. Sanki sekreterim, elim sürekli klavyede olacak. Zaten koltukların arasında maliyet farkı herhalde en fazla 10-20 Eurodur. Bu tür şeylerden statü sembolü çıkarmak ne kadar sığ kafaların işi.
Bir başka gariplik de işveren adamlarına maaş veriyor ama iş yapabileceği aletlere para harcamıyor. Verimlilik denen bir kavram var.. 2007 yılında 6-7 yıllık bilgisayar kullanıyorum. 17" CRT monitör, Pentium 3 256 MB RAM 6 Gb Harddisk. Şaka gibi. Eskiden 5 saniyede maillere bakardım, simdi 10 dakikayı geçiyor. Abartmadan hem de. Olay iş makinesini özel işte kullanmak da değil. Aklından bir sürü fikir geçiyor, alete bir komut verip 5-10 dakika bekleyince herşey siliniyor akıldan. Bilgisayar para, ama senin zamanının değeri yok. Bu tür dar çaplı düşünceleri Mikes'te de görmüştüm zamanında ama orada bile bir süre sonra bilgisayarları yenilenmişlerdi. Bu adamlar consultantlara 1 haftada bütçeledikleri para ile her şeyi yenileyebileceklerini bilmiyorlar mı? Ama hayır, ben aletin çalışmasını beklerken o zamanı çöpe atıyoruz.

2 yorum:

yavasyavas dedi ki...

oha diyorum. nasıl bir yer hocam orası. bizdeki gibi teknoloji tüketimine kaçmamalarını anlarım, sonuçta kullanacağın şeye para vermen lazım. ama bu anlattığın şaka gibi.

decato dedi ki...

Inanilir gibi degil. Siyasi tabirle 'munferit' bir ornek olsa gerek. Dunyayi yoneten kulture ait olmayan bir dusunce bicimi.